tag:blogger.com,1999:blog-73358671992433102222024-03-21T08:55:31.238+03:00eflatun rengi hayaller kuran bir suskun..suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.comBlogger13125tag:blogger.com,1999:blog-7335867199243310222.post-87303692180541612622012-04-08T11:55:00.000+03:002012-04-08T11:55:55.264+03:00Göğe Bakma Durağı.<span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"></span><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"> İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Şu aranıp duran korkak ellerimi tut</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Bu evleri atla bu evleri de bunları da</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Göğe bakalım</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">İnecek var deriz otobüs durur ineriz</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Herkes uyusun bir seni uyutmam birde ben uyumam</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Herkes yokken biz oluruz biz uyumıyalım</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Beni bırak göğe bakalım</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi </span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Seni aldım bu sunturlu yere getirdim</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Sayısız penceren vardı bir bir kapattım</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Bana dönesin diye bir bir kapattım</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Şimdi otobüs gelir biner gideriz</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat</span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Durma kendini hatırlat </span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Durma göğe bakalım </span><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">TURGUT UYAR</span><br />
<br />
<div style="text-align: right;"><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"> Bir de şöyle bir okunmuşu var ki offf :/</span></div><div style="text-align: right;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: right;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/75rSdpt8OtM?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div><br />
<div style="text-align: right;"><br style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;" /></div><a href="http://siir.gen.tr/siir/t/turgut_uyar/index.html" style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</a>suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7335867199243310222.post-21150688267686611732011-12-23T19:21:00.001+02:002011-12-23T19:23:32.237+02:00#AltıÇizili<div style="text-align: center;"><i><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">"Benden okumak için kitap önermemi isteyenlerin kalbimi de istediklerini sanıyordum; hala öyle!"</span></span></i><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"> </span></span></div><div style="text-align: right;"><br />
</div><div style="text-align: right;"><i><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Bizim Büyük Çaresizliğimiz </span></i><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</span></span></div>suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7335867199243310222.post-57198448744253418602011-11-12T20:13:00.003+02:002011-11-12T23:28:13.926+02:00Yaşam kaybetmeyi öğrenmektir.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOvP3MoPVnK79JxJbmXysTAwhYRz2aLPtmvGMlRkiaRyV506tUIwHJ1nKfi-sT0zHol9fJg-nASH635yCeDkY0qO0b2gmFWIs4IDwebQzQW_fxTI8OOp7nWUTmeYUqxTIvmFSSahg3IsQ/s1600/kum+saati.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="250" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOvP3MoPVnK79JxJbmXysTAwhYRz2aLPtmvGMlRkiaRyV506tUIwHJ1nKfi-sT0zHol9fJg-nASH635yCeDkY0qO0b2gmFWIs4IDwebQzQW_fxTI8OOp7nWUTmeYUqxTIvmFSSahg3IsQ/s400/kum+saati.jpg" width="400" /></a></div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"> </div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><i><span style="color: #660000;">Ahmet Ümit-Kukla'dan</span></i></div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><span style="font-size: large;"><br />
</span></div><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; font-size: small;"> " 'Yaşam kaybetmeyi öğrenmektir' diye başlardı rahmetli Tufan abi. Genellikle ikinci kadehin dibine darı ektikten sonra felsefe yapma hastalığı tutar, sağ elinin tersiyle dudaklarını kurulayarak, iştahla girişirdi söze:</span><br />
<br />
<span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">'Kaybetme maceramız daha ana karnından çıktığımızda başlar. Hiç emek harcamadan hüküm sürdüğümüz, dünyanın en güvenli, en yumuşak korunağını, ana rahmini kaybederiz önce. Bizden intikam almak için bekleyen dünya, sanki niye çıktın ordan dercesine, gözlerimizi yakan ışıkları, kulaklarımızı tırmalayan gürültüsü, sıcağı, soğuğu, açlığı, kiri, hastalığıyla saldırır üzerimize. Ama biz de öyle kolay kolay pes etmeyiz. Kaybettiklerimizin yerine anında başka bir şey koyarız. Hem cennetimizi yitirsek de o kutsal yerin sahibi annemiz bizimledir, üstelik yanında bir de baba verilmiştir emrimize. Dışarıdaki dünyaya alışmaya başlayınca kaybettiğimiz cenneti hemen unutuveriririz. </span><br />
<br />
<span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Ancak büyüdükçe annemiz de babamız da bizden uzaklaşmaya başlar; onları kardeşlerimizle paylaştığımızı anlarız. Kardeşimiz yoksa babayı anneyle, anneyi ise babayla paylaştığımızı farkederiz. Bize gösterilen ilgi günden güne azalır. Azalan ilgi dünyanın bizden ibaret olmadığını gösteren bir uyarıdır aslında. Ama bu uyarıyı görmezden geliriz. Düşler kurar, hayaller uydurur, kaybettiklerimizin yerine yenilerini koyarak dünyayı kendimizin sanmayı, bu güzel yalana kanmayı sürdürürüz. </span> <br />
<br />
<span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Yeniyetmelik çağımızda anne, baba sevgisinin yerini arkadaşlara duyulan bağlılık alır. Arkadaşlarımızla hiç ayrılmayacağımızı düşünürüz. Keşke sonsuza kadar böyle aynı mahallede, aynı okulda yaşasak diye dilekler tutar, birbirimize sözler veriririz, ama yıllar birer birer alır arkadaşlarımızı elimizden. Ancak yeryüzünde ne kadar kötülük varsa bizde de o kadar umut vardır. </span> <br />
<br />
<span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Ergenlikle birlikte aşk denilen o büyülü, o rezil, o soylu, o kahraman, o korkak duygu utançtan kıpkırmızı olmuş bir yüzle çalar kapımızı. Aklımız, yüreğimiz birine takılır kalır. Bu kez yaşamın merkezine onu koyar, her davranışın, her duygunun, her düşüncenin anlamını onda ararız. Kendimizi onun gözlerinde izleyip, bir benzerimizi bulduğumuzu sanarak, dünyanın en güzel, en olmayacak, en aptal düşünü kurarız. Artık mutluluğu yakaladığımızı sanırız. Şansı yolunda gidenler belki de mutluluğu yakalar, ama kısa süreliğine. </span> <br />
<br />
<span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Çok geçmeden, koca bir kamyonun, küçük bir çocuğun bisikletini çiğneyip geçmesi gibi gerçek dünya, düşlerimizi parçalayıp verir elimize. Yaşam, o kahrolası oyunlarından birini daha oynar bize. İlk sevgili, ellerimizin arasından kayıp, bilinmeyen sularda kaybolup gider. Bu serüvenden bize düşen ise, dokunduğumuzda içten içe sızlayan bir yara gibi onun anısını sonsuza kadar yüreğimizin en derin yerinde saklamaktır.</span> <br />
<br />
<span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">İlk sevgiliyi yitiriş de bir uyarıdır aslında. Ömür tanrısı, gençliğin geçici olduğunu sezdirmek istemiştir, ama bunun da farkına varmayız. Yeniden aşık oluruz, olduğumuzu zannederiz, severiz, sevdiğimizi zannederiz ve kaçınılmaz sonuç: evleniriz. </span><br />
<br />
<span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Biriyle birlikte yaşarsak, yazgılarımızın birleşeceğini, yazgılarımız birleşince de kaybetmekten kurtulacağımızı zannederiz. Derken çocuklarımız olur. Yaşam bir yandan alırken bir yandan da vermektedir, diye düşünerek, kurnaz bir tüccar gibi kandırırız kendimizi. oysa o gözüpek yol arkadaşı, o deli dolu gençlik, bedenimizdeki gücü, tazeliği, ruhlarımızdaki sert fırtınaları toparlayıp çoktan terketmiştir bizi. </span> <br />
<br />
<span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Derken annemiz, babamız en büyük ihaneti yapar, hangi yaşta olursak olalım, henüz yeterince büyümediğimiz bir anda tek başımıza bırakıp giderler. Ağlarız, yıkılırız, öfkeleniriz, kahrederiz, ama ne yaparsak boşuna, ömür rendesi durmadan bir şeyler eksiltecektir yaşamımızdan. Ta ki artık taşımakta zorlandığımız yorgun bedenimizi, bıkkın ruhumuzu sonsuza dek teslim alana kadar. Ama tuhaftır kaybedeceğimizi bilsek de yine de yaşamayı sürdürürüz. Çünkü hiç bir yerde yazılı olmayan o büyük yasa böyle demiştir. Çoğumuz kaybettiğimizin bile farkına varmayız; her gün biraz daha azala azala yanmakta olan mum gibi tükeniriz. </span><br />
<br />
<span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Bazılarımızsa bu acı gerçeği farkeder. Farkedenlerin bir kısmı kaybetmeye dayanamaz, oyunda yenildiğini anlayınca mızıkçılık yapan çocuklar gibi, hem kendisinin hem çevresindekilerin günlerini cehenneme çevirip mutsuzluklar denizinde ağır ağır boğulup gider. Diğerleri ise bir gün yok olacaklarından emin oldukları halde ne heyecanlarından ne umutlarından ne de sevinçlerinden vazgeçerler. Sonunda başlarına neler geleceğini bile bile, ölümle sınırlı bu maceranın her evresini, her anını merak eder, bir çocuk gibi şaşarak ve hayretler içinde kalarak yaşarlar. Onlar yaşamı asla mutluluğa indirgemezler, çünkü mutluluğa indirgenmiş bir yaşam, yoksul geçirilmiş bir ömürdür. </span><br />
<br />
<span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Yaşamı mutluluğa indirgeyenler de ruhsal açıdan yoksun kimselerdir. Ruh zenginliği kazanmış olanlar, yaşamı acısıyla, mutluluğuyla, ihanetiyle, çirkinliğiyle kabul edenlerdir. Onlar ki, kaybetme sanatını öğrenmişlerdir, bu yüzden yaşama katlanabilme yeteneği geliştirmişlerdir.' "</span><br />
<div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: right;">~~Biterken Çalıyordu~~</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: right;"><i>Karmate-Kara Duman</i><br />
<a href="http://fizy.com/#s/2b6q5q" target="_blank">http://fizy.com/#s/2b6q5q</a> </div>suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7335867199243310222.post-6917792643511183322011-10-02T22:25:00.000+03:002011-10-02T22:25:51.289+03:00Bir Zamanlar Anadolu'da Kurgu Günlüğü<div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Aylık sinema dergisi <a href="http://www.altyazi.net/public/default.aspx">Altyazı</a>'nun Ekim sayısında, <i>Nuri Bilge Ceylan</i>'ın <i>"Bir Zamanlar Anadolu'da"</i> filminin 40 sayfalık kurgu günlüğü özel ek olarak dergi ile birlikte verilmekte.</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Duyduk duymadık demeyin.</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkZOvcPZvds6RjBTmALunwAIiH8j6G0HM1pCvw9uT4BIFbUnjWenaUkSy3qI2aIomuHrhjF_QvGerFanJePhw8z-Dcifi85EoLhT2ugyVkhvdBOQBWHIK_KMk_keRGK76Xk3W4MSnMw0U/s1600/314913_10150332130914732_174177784731_7813782_1389758913_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkZOvcPZvds6RjBTmALunwAIiH8j6G0HM1pCvw9uT4BIFbUnjWenaUkSy3qI2aIomuHrhjF_QvGerFanJePhw8z-Dcifi85EoLhT2ugyVkhvdBOQBWHIK_KMk_keRGK76Xk3W4MSnMw0U/s1600/314913_10150332130914732_174177784731_7813782_1389758913_n.jpg" /></a></div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Aynı zamanda dergide film hakkında güzel bir analiz yapılmış. Ama izlemeden okumamakta fayda var.</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"></div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"> İlgili yazı için : <a href="http://www.altyazi.net/makale/bir-zamanlar-anadoluda-8-218.aspx">http://www.altyazi.net/makale/bir-zamanlar-anadoluda-8-218.aspx</a> </div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><span class="red"><span id="ctl00_ContentPlaceHolder1_LBL_CONTENT"><div align="right"><i>“Algılarımızın keskinliğini arttırmak için hayatımızın temposunu düşürmemiz gerektiği aşikar. Neden yavaş tempolu filmleri sevdiğim ve böyle filmler yapmak istediğimin nedenleri de buralarda yatıyor zaten.” </i></div><div align="right" style="color: #660000;"><strong>Nuri Bilge Ceylan </strong></div><div style="color: #660000;"> </div></span></span> </div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"> </div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"> </div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div>suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7335867199243310222.post-39665539843445450022011-09-29T17:26:00.001+03:002011-09-29T17:27:30.022+03:00Notos Ekim-Kasım Sayısı<div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Edebiyat dergisi <span style="color: #660000;">Notos</span> Ekim-Kasım sayısında<i> İhsan Oktay Anar </i>dosyasıyla okuyucularının karşısında...<i> İ.Oktay Anar</i>'ın tüm kitaplarını okumuş bir takipçisi olarak benim kaçırmıyacağım bir sayı kesinlikle...</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Dergi bugünden itibaren tüm kitapçılardan temin edilebilir.</div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-bViFeh9ZHgdA6sL1vu0cwyxBaKGE-HoSZBat43PQra1Bra7ukzBH9w1U66UmDexRhPJeOw4SWqr7ObXv1VeJ1DZguNl9HtFI036w_zjC2J16k0Y0heO5I8V4dj0LbtbsxG45x3LAa7w/s1600/Notos-%25C4%25B0hsan+Oktay+Anar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-bViFeh9ZHgdA6sL1vu0cwyxBaKGE-HoSZBat43PQra1Bra7ukzBH9w1U66UmDexRhPJeOw4SWqr7ObXv1VeJ1DZguNl9HtFI036w_zjC2J16k0Y0heO5I8V4dj0LbtbsxG45x3LAa7w/s320/Notos-%25C4%25B0hsan+Oktay+Anar.jpg" width="230" /></a></div>suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7335867199243310222.post-53739876321735425922011-09-24T15:54:00.000+03:002011-09-24T15:54:53.540+03:00Hüzün<div class="separator" style="clear: both; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/urT5USHcedQ?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div><br />
<div style="text-align: right;"><i>Farid Farjad ~ Fikrimin İnce Gülü</i></div>suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7335867199243310222.post-205631686684469362011-09-22T17:22:00.002+03:002011-09-29T17:28:45.489+03:00Notos Sayısında Oğuz Atay<div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><span style="color: #660000; font-size: small;"><b>"Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?" </b></span> </div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwE_UbKkb3t73kBgxMh8hb_nTdy31dxILEzb47wWx5e1UXaSQfNxJ0sVSDDUx6x_x0lgF9VvPwKDvCbMzr1qyY_-wNtWbfbMAmdPX8JWBPRRjUeEs0QRqg9yjuSqPt16J-QyfiEI6EvTg/s1600/o%25C4%259Fuz_atay1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwE_UbKkb3t73kBgxMh8hb_nTdy31dxILEzb47wWx5e1UXaSQfNxJ0sVSDDUx6x_x0lgF9VvPwKDvCbMzr1qyY_-wNtWbfbMAmdPX8JWBPRRjUeEs0QRqg9yjuSqPt16J-QyfiEI6EvTg/s320/o%25C4%259Fuz_atay1.jpg" width="320" /></a></div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Oğuz Atay edebiyat dergisi Notos'un Haziran-Temmuz sayısından böyle sesleniyor okuyucusuna.<i> Demir Yolu Hikayecileri </i>adlı öyküsünün sonundaki seslenişiyle...</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Derginin bu sayısındaki yazı dizisi, Atay'a dair bilinmeyenleri, geç keşfedişin ardındakileri ve diğer birçok yazarın ağzından Oğuz Atay'ı anlatıyor okuyucularına. Ayrıca <i>Semih Poroy</i>'un enfes çizimleriyle Oğuz Atay'ın dünyası resmedilmiş. Edebiyat severlerin, bilhassa da Oğuz Atay severlerin kaçırmaması gereken bir sayı olmuş her haliyle.</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNYHXVoDj-KnjBOiJXwOfQXOaAvlrz6Taj5X3nTsqAgx4HWN04uvqiS5FULT0BV9y0GMEHgbIE0C30ZnfwAqO5iofPt5Ua9bXOAiyErJlOQHGJw4DzZoiFO34pxrC159SE2FPl6-DPPQQ/s1600/notos.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNYHXVoDj-KnjBOiJXwOfQXOaAvlrz6Taj5X3nTsqAgx4HWN04uvqiS5FULT0BV9y0GMEHgbIE0C30ZnfwAqO5iofPt5Ua9bXOAiyErJlOQHGJw4DzZoiFO34pxrC159SE2FPl6-DPPQQ/s1600/notos.jpg" style="cursor: move;" /></a>Benim Oğuz Atay dünyasına girişim bu sayıyla aynı döneme denk geldiği için hemen edinmiştim. <i>Tutunamayanlar</i>'ı bitirdikten sonra da Oğuz Atay'a dair bilmediğim birçok konudaki eksiklerimi gidermiştim. Okuduklarım yazarın diğer kitaplarını okumak için de sabırsızlanmama neden oldu. Özellikle Oğuz Atay'ın en iyi kitabı olduğu söylenen <i>Tehlikeli Oyunlar</i> okuma listemin en başında duruyor. <i>Tutunamayanlar</i>'ı okuyup, burda ondan bahsettikten sonra, Notos'taki yazıdan bazı parçaları burada paylaşayım istedim. Yazarı tanımak ve tanıtmak adına faydalı bir yazı dizisi olmuş. </div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><i> </i><span style="font-size: large;"><span style="font-size: small;"><b>Ayfer Tunç:</b></span> </span></div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><span style="font-size: large;">"Oğuz Atay bir tür DNA'dır. Yeni kuşaktaki has edebiyatın izleyicileri -ister okur olsun, ister yazar- bu DNA'yı taşır."</span></div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><i>Tutunamayanlar</i>, yazıldığı dönemde ne edebiyat çevrelerinde, ne de okurunun gözünde hakettiği ilgiyi görmüştür. Kitaba ilgi 80'ler ile verilmeye başlanmış ve günümüzde de giderek popüler hale gelmeye devam etmiştir. </div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjK-xNgSmMuifyNO5d4MuYLTE4omURyqrAuhzNnqerzog5OAH4nqVpumy6kBArNutTm0NJuVVTUYP27FjbGRd_slh3gEI2sH_W-7Mgs265DBJGC4VijxHtF3iTqojo3k6Fx5PVcivEjifI/s1600/%25C4%25B0%25C3%25A7erik.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjK-xNgSmMuifyNO5d4MuYLTE4omURyqrAuhzNnqerzog5OAH4nqVpumy6kBArNutTm0NJuVVTUYP27FjbGRd_slh3gEI2sH_W-7Mgs265DBJGC4VijxHtF3iTqojo3k6Fx5PVcivEjifI/s1600/%25C4%25B0%25C3%25A7erik.jpg" /></a></div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><b>A.Ömer Türkeş:</b> "Oğuz Atay ismi, ilk romanı <i>Tutunamayanlar</i> ile birlikte anılır. Tuhaf, tam da Oğuz Atay'a yakışan bir tuhaflık; 80 sonrasında kültleşen <i>Tutunamayanlar</i>, yazıldığı yıllarda birkaç yayınevi tarafından geri çevrilmiş, zorlukla yayımlanabilmiş, TRT Roman Ödülü'ne rağmen 70'lerin okurunun ilgisini çekmemişti."</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Kitabın geç keşfedilmesi bir yana, beğenisini kazandığı kesim de tam olarak Oğuz Atay'ın karşısında olduğu kesimden olmuş. Oğuz Atay'ın kitaplarında karşımıza çıkan ironisi, kitapları ve okuyucuları arasında da bu şekilde yaşanmış bir nevi. :)</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><b>A.Ömer Türkeş:</b> "Yanlış okumalarla keşfedildi <i>Tutunamayanlar</i>. Selim Işık'ta kendisini bulanlar, aslında tam da Oğuz Atay'ın eleştirisini yönelttiği kesimdendir: "Bu roman, muhalif aydının konumunun, onun 'Türkiye'nin toplumsal yapısı'yla baş etme/edememe meselesinin trajikomiği olarak, okur yazarların başucu kitabı haline geldi."</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimWM3V7oxUrVu2ZwB94LMxqu27Yii5zi31GsHRLefPV0mpupff5wm9AlF5Q1lQpxNDQTkqQ2eADqvpyr2ZL2D75kOcQ72kcNtlQvzzrcexJbQMf0OKyAjPqYOZX5W-GziKElshnqI40CU/s1600/o%25C4%259Fuz2.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimWM3V7oxUrVu2ZwB94LMxqu27Yii5zi31GsHRLefPV0mpupff5wm9AlF5Q1lQpxNDQTkqQ2eADqvpyr2ZL2D75kOcQ72kcNtlQvzzrcexJbQMf0OKyAjPqYOZX5W-GziKElshnqI40CU/s1600/o%25C4%259Fuz2.jpg" /></a></div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><b style="color: #666666;">Cevat Çapan:</b><span style="color: #666666;"> "Türk edebiyatı konusunda belki acımasız değerlendirmeleri vardı Oğuz'un. Bu, edebiyat zevkinin belki önce yabancı edebiatla tanışmış olmasından kaynaklanabilir. Çok iyi yabancı yazarları daha önce okuduğu için Türk edebiyatına oradan girince belki oradaki düzeyi bulamamış olabilir. Ama, <i>A.Hamdi Tanpınar</i>'ı seviyordu. Şiirde<i> Oktay Rifat</i>'ı keşfetmişti. Ve bu yabancılıktan da tedirgindi. Ama o kadar olumlu yönde gelişmeye hazırlıklı, o kadar sağlıklı bir tarafı vardı ki <i>Oğuz Atay</i>'ın, bütün bu kendinde eleştirdiği şeyleri bir şekilde tamamlayabilecek, giderebilecek çalışkanlığı da vardı."</span></div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><b>Enis Batur:</b> "Oğuz Atay'ın tarihe, topluma ve insana bakışında <i>Kemal Tahir</i>'le bir hayli ortaklık taşıdığı söylenmiştir. Buna karşılık, edebiyata yaklaşımları, yapıtlarını kuruş biçimleri açısından pek az ortak noktaları vardır. İlle de bir yakınlık aramak gerekiyorsa, Oğuz Atay eskilerden daha çok<i> Halit Ziya</i>'ya, çağdaşlarından ise bir hayli Leyla Erbil'e yakın bir çizgi geliştirmiştir."</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8ezvLio-U7iTwytUiiVRHFbkHg_pAwyjGjEUMaYt1x-MKpzEyacGif7dWcNcc0ENvJkvVH6an1TDYMPszny7tqxbvm2zqtf5LVHftgB5Xrtx6mkjUvwjQ03vLLnFTlwM2YrdBC1v4vEk/s1600/tehlikeli+oyunlar.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8ezvLio-U7iTwytUiiVRHFbkHg_pAwyjGjEUMaYt1x-MKpzEyacGif7dWcNcc0ENvJkvVH6an1TDYMPszny7tqxbvm2zqtf5LVHftgB5Xrtx6mkjUvwjQ03vLLnFTlwM2YrdBC1v4vEk/s1600/tehlikeli+oyunlar.jpg" /></a></div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><b> A.Ömer Türkeş:</b> </div><blockquote><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;">"İçinde yaşamış olduğu toplumu çok iyi tahlil etmiş olmalıydı ki, <i>Tutunamayanlar</i>'la TRT Roman Ödülünü kazandığında, henüz 12 Mart darbesi yapılmamış, yarattığı küçük burjuva aydın tipolojisi siyasal ve toplumsal anlamda öne çıkmamıştı. Darbenin ardından yazdığı <b style="color: #666666;"><i>Tehlikeli Oyunlar</i></b>'daysa kabuğuna çekilmiş küçük burjuva aydınının çaresizliği daha belirgindir."</div></blockquote><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-size: small;"><b> </b></span></span> <b>Hakan Günday:</b> <span style="font-size: large;"> </span></div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><span style="color: #660000; font-size: large;">"Eğer Oğuz Atay böyle romanlar yazdıysa biz Türkçeyle her şeyi yapabiliriz."</span> </div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDXmGSlXgFYnrXXHsIrCjnzvUXugXGZKLxCS68ANjOhnIfsHLtE10XEfsTsDrvWetV65BWGP9nTp4956QN46_X8P9ARJfGdQUoV1JKYE8HGrPwBfdWrBUixey5qpsDtenu7fA2IqCQOLg/s1600/o%25C4%259Fuz5.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDXmGSlXgFYnrXXHsIrCjnzvUXugXGZKLxCS68ANjOhnIfsHLtE10XEfsTsDrvWetV65BWGP9nTp4956QN46_X8P9ARJfGdQUoV1JKYE8HGrPwBfdWrBUixey5qpsDtenu7fA2IqCQOLg/s320/o%25C4%259Fuz5.jpg" width="274" /></a><b> Murat Gülsoy:</b> "Oğuz Atay yaşadığı süre boyunca hiçbir zaman bir söylem kurumcu olmadı. Bir yanı Cumhuriyet'in Aydınlanmacı geleneğini sahiplenmek isterken diğer yanı, içinde bulunduğu akademinin, sol çevrelerin, aydın ve sanatçı çevrelerin yozlaşmışlığını gördü. Zaman zaman <i>Kemal Tahir</i> gibi söylem kurucu yazarların etkisine girdiğini okusak da günlüğünden, edebi yapıtlarında tam tersine ironik üslubuyla tüm kurucu-söylemlerin altını oydu."</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><b><br />
</b></div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><b>Murat Yalçın: </b>"Oğuz Atay, çok kötü romanların yazılmasına neden olan çok sevgili bir yazardı. Kötü yazarı azdıran bir romandır, <i>Tutunamayanlar</i>. "Tutunamayan"sa her baltaya sap olabilecekken olmamayı seçen kişi demekti. Böyle kaç kişi var bu ülkede, ona bakmalı."</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKj9XZP0CCKATCiwoH57m0ukUhwMLuyB_UezFxUZh3BdtnxhEQX9RuiQBHgG_aJH2cavuRI3Q5M2YD5dDs5C_NZp5vzTy5g_cDfajpsi7KnAMRvHbPFGQSXkHBwlxyBS2QE3noO5bSTOY/s1600/g%25C3%25BCnl%25C3%25BCk.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKj9XZP0CCKATCiwoH57m0ukUhwMLuyB_UezFxUZh3BdtnxhEQX9RuiQBHgG_aJH2cavuRI3Q5M2YD5dDs5C_NZp5vzTy5g_cDfajpsi7KnAMRvHbPFGQSXkHBwlxyBS2QE3noO5bSTOY/s320/g%25C3%25BCnl%25C3%25BCk.jpg" width="212" /></a> <b>Murat Gülsoy:</b> </div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;">"Atay'daki Batı otoriter aklın referansıyken, "biz" yarım yamalaktır, eksiktir,çocuk kalmıştır. Aslında bu noktada Oryantalistlerden çok da farklı bir noktada değildir Atay. Sürekli olarak Batı'dan farklı, asla ona dönüşemeyecek bir "biz"den söz eder."</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><b>küçük İskender:</b> </div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;">"Türkiyedeki genç okur profili model seçtiği yazarları, şairleri tavırlarına bakmadan gündemde tutma eğilimini hep göstermiştir; 1990 nasıl <b>Bukowski</b>'nin altın yılıysa 1980 de belki Oğuz Atay'ın küllerinden doğuşunun miladı kabul edilebilir."</div><br />
<div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiPOokoxwAzBWxYaaPUPt4o8EN5ZlUEF-8arHX05gP2TQbfF6TRwnrOfg84w9kzbMNKvcZsigHGtxtLBhGkjmDoF3X6h1k136WY8ILNNYJi3vT2nuTpGuugH7O4l6hxDTTisufmOAQFjM/s1600/o%25C4%259Fuz3.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiPOokoxwAzBWxYaaPUPt4o8EN5ZlUEF-8arHX05gP2TQbfF6TRwnrOfg84w9kzbMNKvcZsigHGtxtLBhGkjmDoF3X6h1k136WY8ILNNYJi3vT2nuTpGuugH7O4l6hxDTTisufmOAQFjM/s1600/o%25C4%259Fuz3.jpg" /></a><b>Murat Belge:</b> "Oğuz Atayda dünya edebiyatı etkileri dediğimiz zaman hemen arkasından bence eklenmesi gereken şey, bunların ne kadar özümsenmiş şeyler olduğudur. Hiçbirisi bir mekanik taklit, yüzeysel bir esinlenme değildir. (...) Mesela <b>Dostoyevski</b>... Ondan kendisi de bahseder, ne kadar sevdiğini anlatır. Dostoyevski'ye romanın şurası benziyor, diyemem; ama <i>Tutunamayanlar</i> veya öteki kitaplarının içinde Dostoyevski'nin bir yerlerde dolaştığını her zaman hissederim. (...) Dostoyevski orada dolaşır ama romanın içinde o artık Oğuz Atay'dır, Oğuz Atay'ın Dostoyevski'sidir, ona mal olmuş bir adamdır."</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><span style="font-size: large;"><b>Oğuz Atay:</b></span> "Gençliğimde <i>İçimizdeki Şeytan</i>'ı okumuştum. Sabahattin Ali'nin. Doğrusu şimdi yeniden okumaya korkuyorum. Belki o zaman bulduklarımı şimdi bulamam. Yusuf Atılgan da <i>Aylak Adam</i>'ı ile ilgimi çekmişti. <i>Yanık Saraylar</i>'la <i>Saatleri Ayarlama Enstitüsü</i> ilk okuyacağım eserler olacak."</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXWgQKJuVXOm3DKr3YR_uMhZ3Bm2EagDevDvr79TMPHEqxeHE3E1mGI9h8s8yQSipA-uUK9-5IE_3J9iKr9NGBdOctBpoOTnfpeZlLARJpBE4c9iuhXLJa2HzRuSvwoUi6zhR8Kkl22nY/s1600/aylak+adam.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXWgQKJuVXOm3DKr3YR_uMhZ3Bm2EagDevDvr79TMPHEqxeHE3E1mGI9h8s8yQSipA-uUK9-5IE_3J9iKr9NGBdOctBpoOTnfpeZlLARJpBE4c9iuhXLJa2HzRuSvwoUi6zhR8Kkl22nY/s320/aylak+adam.jpg" width="211" /></a><b>Handan İnci:</b> "Atay'ın Türk edebiyatı içinde iki yazarla ilişkisi üzerinde ayrıca durmak gerekir. Bunlardan biri Atılgan, diğeri Tanpınar'dır. <i>Aylak Adam</i>'da geçen <i><b>"tutamak sorunu"</b></i> cümlesinin nasıl büyük bir romana dönüştüğünü görünce Atılgan ne düşünmüştür, bilemiyoruz. Belki de bundandır, <i>Tutunamayanlar</i>'ı "ilginizi umarak" notuyla Atılgan'a gönderen Atay kadar biz de bu ilginin gösterilmemiş olmasına üzülürüz. Atılgan'ın yıllar sonra, <b><i>"Böylesine güzel roman yazan birinin başkalarını da yazacağını, benim yargıma gereksinmiyeceğini düşünmüştüm."</i></b>, demesi bile hafifletmez bunu. Tutunamayanları o dönemde en iyi anlıyacak yazarın sessizliği yaralayıcıdır.</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiui-t1Pkkdsnc8kRcPUzM5g_4cUdLLOFYM_I43cUyZV1pC6-x2oWKh_Snh9GOwFzXIgzqkV-1V7IBDWdtV6Flk51eQyuEnKoM0rAFKYf0eUupXoslz-mEI9fYfWJ37WiviKC_GE_R_f-c/s1600/saatleri+ayarlama+enstit%25C3%25BCs%25C3%25BC.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiui-t1Pkkdsnc8kRcPUzM5g_4cUdLLOFYM_I43cUyZV1pC6-x2oWKh_Snh9GOwFzXIgzqkV-1V7IBDWdtV6Flk51eQyuEnKoM0rAFKYf0eUupXoslz-mEI9fYfWJ37WiviKC_GE_R_f-c/s320/saatleri+ayarlama+enstit%25C3%25BCs%25C3%25BC.jpg" width="225" /></a></div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: left;">Atılgan'ın Oğuz Atay için konuşmamış olması kadar Atay'ın da nedense hep çok seveceğini düşündüğüm <i>Saatleri Ayarlama Enstitüsü</i>'nü okumakta gecikmesine, Tanpınar üzerine hiç yazmamış olmasına da üzülürüm. Atay ve Tanpınar'ın sık sık birlikte anılması, birbirine yakıştırılması, Atay'ın Atılgan kadar Tanpınar'la da birlikte düşünülmesi sebepsiz değildir. <b><i>Tutunamayanlar</i>, <i> </i></b></div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: left;"><b><i>Aylak Adam</i> kadar, <i>Saatleri Ayarlama Enstitüsü'</i>yle de kardeştir; birbirinden habersiz iki kardeş</b>."</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><b><br />
</b></div><br />
<div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><b><br />
</b></div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><span style="font-size: large;"><b>Oğuz Atay:</b> </span>"<i>Tutunamayanlar</i> ile çok basit bir iş yapmak istedim;insanı anlatmayı düşündüm. Kapalı dünyalar içinde yaşayan yazarların bile bu cümleye hemen isyan edeceğini, "Peki herkes ne yapıyor?" diye öfkeleneceğini bildiğim halde bu basit gerçeği söylemekten kendimi alamıyorum.</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">İnsan roman yazmak istediğinde bir yazarın dediği gibi, başka romanlara heyecan duyarak kapılıyor. "Hayatı roman" olanları yazdığı pek görülmüyor.</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><br />
</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQ_8RzYINhmbHo3zvnbuH_I4q0LZEp0i69WZPtD7Lpf_k9fpq98nMOQpzejQfojcalOj5BHr-WAPMw3jebxQvGQ6mCGvH7h_cFRzvP86crT2abXJfu6DDKoSuDBLMguN_9WQD0c9SFbDc/s1600/images.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQ_8RzYINhmbHo3zvnbuH_I4q0LZEp0i69WZPtD7Lpf_k9fpq98nMOQpzejQfojcalOj5BHr-WAPMw3jebxQvGQ6mCGvH7h_cFRzvP86crT2abXJfu6DDKoSuDBLMguN_9WQD0c9SFbDc/s1600/images.jpg" /></a></div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Olduğundan başka türlü olmak isteyenlerin ülkesinde yaşıyoruz herhalde. Bu durumundan içinden çıkacağımıza güveniyorum. Bu konuda şöyle düşünüyorum. <i>Tutunamayanlar</i> sayfa 213'te "Kaç yıl sonra başlıyacağını henüz bilim adamlarımızın kesinlike tespit edemediği Tunç devri, halkımız için bir iş devri olacaktır. Herkes istediği mesleği seçecektir. Ressam olmak isteyenler reklamcı, yazar olmak isteyenler hukukçu, hukukçu olmak isteyenler tezgahtar, adam olmak isteyenler uşak ve dilediği gibi yaşamak isteyenler rezil olmayacaklardır." Mühendis olduğuma da seviniyorum ayrıca. Başka meslek seçemezdim herhalde."</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"> <b>Oğuz Atay, "genç bir yazar" olarak yaşadı ve trajik bir hastalık sonucunda öldü. (1934-1977)</b></div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div>suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7335867199243310222.post-38859401435484033372011-09-21T21:02:00.000+03:002011-09-21T21:02:21.526+03:00inanç !?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizA4fL5R7E6zCcD2kdp1otJ5oFkBQ8mbG_0eGhDiOhvsNZnEE_LJFCIXANhiUqcWNEaPPgi5JOZ_xqEjNH8vlsgZspeXrsS6fKtcD-PJvfPW8J33hXA5HbKUe91o3_rnMPe398cGep86c/s1600/k%25C3%25BCrk+mantolu+madonna.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizA4fL5R7E6zCcD2kdp1otJ5oFkBQ8mbG_0eGhDiOhvsNZnEE_LJFCIXANhiUqcWNEaPPgi5JOZ_xqEjNH8vlsgZspeXrsS6fKtcD-PJvfPW8J33hXA5HbKUe91o3_rnMPe398cGep86c/s1600/k%25C3%25BCrk+mantolu+madonna.jpg" /></a></div><span style="font-size: x-large;"><b> </b></span><br />
<blockquote><div style="text-align: center;"><blockquote><blockquote><i><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">"Şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum! Bu eksiklik sana değil, bana ait... Bende inanmak noksanmış... Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum. Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar. Ama şimdi inanıyorum. Sen beni inandırdın... </span></i></blockquote></blockquote></div><div style="text-align: center;"><blockquote><blockquote><blockquote><i><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Seni seviyorum.</span><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"></span></i> </blockquote></blockquote></blockquote><blockquote><blockquote><blockquote><i><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Deli gibi değil gayet aklı başında olarak seviyorum.</span></i>"</blockquote></blockquote></blockquote></div></blockquote><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: right;"><span style="font-size: x-small;"><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"> Kürk Mantolu Madonna~Sabahattin Ali</span></span></span> </div>suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7335867199243310222.post-52047939808391872222011-09-20T18:37:00.004+03:002011-09-20T23:29:46.955+03:00Tutamak Sorunu<blockquote><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiC9vtSPG4mxxWnIjyc7r0SLme5vGgMaT96scXTK7Nodn1XpZxodSQESRwTAP-dlGgGZtvMH04bgVJZz7pIUXnwbYaOGISDMReWgqrv8i_bUqCkO9XJ3O3eXJbOR-kLbdXrgq8Bn6_PG3w/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiC9vtSPG4mxxWnIjyc7r0SLme5vGgMaT96scXTK7Nodn1XpZxodSQESRwTAP-dlGgGZtvMH04bgVJZz7pIUXnwbYaOGISDMReWgqrv8i_bUqCkO9XJ3O3eXJbOR-kLbdXrgq8Bn6_PG3w/s1600/images.jpg" /></a><i>"Bu kitap ne ciddi kavgaların, ne büyük ve yaygın sıkıntıların, ne de ezilen insanların romanıdır; bu kitap, mustarip bir ruhun iç çekişlerinin romanıdır. Sizlere hizmetten şeref duyan yayınevimiz iftaharla sunar: Tutunamayanlar" </i></div></blockquote><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Oğuz Atay 724 sayfalık başyapıt niteliğindeki eserini bir cümleyle özetlemiş. Evet bu kitap ruhu çekişmeler içindeki Selim Işık'ı, Turgut Özben'i, hatta Süleyman Kargı'yı, tüm artı ve eksileriyle tutunamayanları anlatır, fazlasını değil.</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Okuması zor bir kitaptır Tutunamayanlar. İçinde o kadar "tür" barındırır ki, tutunması zordur bu kitaba. Selim'in şarkıları, günlüğü, Turgut'un yaşadıkları ayrı ayrı birer roman olacak cinstendir. İlk 50-60 sayfada yarıda bırakanların çokluğu da bundan dolayıdır zaten. Ancak eserine sımsıkı tutunanlar sonunu getirebilsin dercesine zorlar sizi Atay. Dil zenginliği ile yorar okuyucusunu. Kesme işareti hariç hiçbir noktalama işaretinin bulunmadığı bir bölümü vardır ki, benim için kitabın zirveye vurduğu bölümdür. </div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><blockquote><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><i><span class="notranslate"><span class="a" style="left: 1933px; top: 533px; word-spacing: 5px;">"Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak dök</span><span class="a" style="left: 1933px; letter-spacing: -1px; top: 641px; word-spacing: 6px;">tüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdi</span><span class="a" style="left: 1933px; top: 748px; word-spacing: 13px;">ğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin</span><span class="a" style="left: 1933px; top: 856px; word-spacing: 5px;"> her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdık</span><span class="a" style="left: 1933px; top: 963px; word-spacing: 9px;">tan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim</span><span class="a" style="left: 1933px; top: 1071px; word-spacing: 5px;"> halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadı</span><span class="a" style="left: 1933px; top: 1179px; word-spacing: 5px;">ğım halde ve daha çok kitaplardan kopyalar yapmakla ye</span><span class="a" style="left: 1933px; top: 1286px; word-spacing: 8px;">tindiğim halde ve insan resimlerini fotoğraflardan kareyle </span><span class="a" style="left: 1933px; top: 1394px; word-spacing: 10px;">büyütmeyi kolayıma geldiği için tercih ettiğim halde seni</span><span class="a" style="left: 1933px; top: 1502px;"> tanıdıktan sonra gözleri yeni açılmış bir küçük hayvan gibi </span><span class="a" style="left: 1933px; top: 1609px; word-spacing: 2px;">çevreyi şaşkın ve hayran bakışlarla insanı ve insan olmaya</span><span class="a" style="left: 1933px; top: 1717px; word-spacing: -2px;">nı ayırmadan incelemeye başladım ve kalemi iğne uçlu mü<span class="w6"></span></span><span class="a" style="left: 1933px; top: 1824px; word-spacing: 3px;">rekkepli kalemi ve resim kâğıdını alarak kırlara açıldım ve</span></span> ....."</i></div></blockquote><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Tek nefeste bu hiç noktalanmayan cümleyi okutur insana Atay. Cümlenin öznesini yüklemeni nerde bitmesi gerektiğini okuyucuya bırakır. Noktayı istediğin yere koyarsın ve senin cümlelerin çıkar bu bölümden. Her ne kadar birçok okuyucu için kitabın en ağır kısmı olarak nitelendirilse de, benim için noktalamasız 15.bölüm başlı başına bir başyapıttır.</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Oğuz Atay, anlatımı ve dili kadar anlattıklarıyla da yorar insanı. Tutunamayanlar, paranoyakça yazılmış bir kara mizahın ürünüdür. Atay'ın anlattıkları yaşarken göz ardı edilen gerçekleri bir bir suratına çarpar insanın. Karakterlerinde kendinizi bulursunuz az biraz. Selim'in kaybolmuşluğunda, Turgutun tutunacak dal arayışlarında siz de kendinizi ararsınız onlarla birlikte. Turgut'un çıktığı o yolculuk hiç bitmesin, Selim'in yitip giden hayatının peşinden gitsin istersiniz; biz de Turgutun yolculuğuyla kitaba tutunmaya devam edelim diye. Atay, her ne kadar Selim'in yaşantısının yokolmuşluğunu anlatsa da o hayata özenirken bulursunuz kendinizi. Bu da yazarın başarısından başka bir şey değildir. </div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwvQH1DOiTdAvJL96YtXGw-3jjkhbw_GO_VPY_Ug_YLwYS7KfE-w1l8IOeCsMRs6zx297ylLkyi0gE6sHhdfKCIDYwJzlo45o6moS0yxn9_lhY7wf0W8li1ku4Gx08f-ljg38UgLwysIw/s1600/images2.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwvQH1DOiTdAvJL96YtXGw-3jjkhbw_GO_VPY_Ug_YLwYS7KfE-w1l8IOeCsMRs6zx297ylLkyi0gE6sHhdfKCIDYwJzlo45o6moS0yxn9_lhY7wf0W8li1ku4Gx08f-ljg38UgLwysIw/s1600/images2.jpg" /></a>Bu kitap okunmalı. İster beğenilsin ister beğenilmesin okunmaya değer pek çok şey mevcut içinde. Hatta bence bu kitabı okumadan evvel Yusuf Atılgan'ın "Aylak Adam"ı okunmalı. Atılgan "tutamak sorunu"nu o incecik eserinde muhteşem bir şekilde ele almıştır. Hani bir kıyas yapılsa benim gönlüm Aylak Adam'dan yana olur misal. Çünkü ben tutunamayanlara Atılgan'ın Aylak Adam'ıyla yüzümü çevirdim. Tutamak sorunun bende yer edişi onun eseriyle birlikte oldu. Daha sonra okuduğum Oğuz Atay'la da yeni pencereler edindim. Burda ilk olarak "Tutunamayanlar"dan söz ettim ama bir gün sıra "Aylak Adam"a da gelecek.</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"></div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Bahsetmek istediğim başka bir konu da şu ki; benim kitabı okumaya başladığım döneme denk gelen bir tartışma vardı internet ortamında. Ayrı bir yazıda bahsetmeyi düşündüğüm Notos Öykü'nün ele aldığı Oğuz Atay sayısı epey konu oldu yazarlar camiasında. Tutunamayanlar kitabından ötürü Atay'ı "sığ ve yapay" bulduğunu açıklayan Şavkar Altınel ve Oğuz Atay severler arasında karşılıklı atışmalar yaşandı. Benim yukarda yazdıklarımdan sonra Altınel'e katılmadığım ortadadır sanırım. Ama yazarın eseri beğenmemesi, hatta kendi ifadesiyle<i> "Türkiye'de onca insanın başucu kitabı olan bir roman neden benim için neredeyse itici?"</i> şeklindeki sorgulaması gayet anlaşılabilir. Ancak yazarı "sığ ve yapay" bulmak çok başka bir şey. Oğuz Atay'ın adından söz ettirdiği tek eseri Tutunamayanlar değildir. Bir "Tehlikeli Oyunlar" da en az Tutunamayanlar kadar beğeni görmüştür. Bunlar gibi diğer eserleriyle de Türk Edebiyatına yeni bir soluk getirmiş olan bir yazarı bu şekilde eleştirmek çok büyük haksızlıktır, benim açımdan. </div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Aynı şekilde, Oğuz Atay okumayı hatta okumayıp okuyormuş gibi yapmayı kültürlü olmanın bir parçası saymak, yazarın karşısında durduğu popülarizme bu eseri oyuncak etmek (bkz:Olric), böyle bir yazara yapılabilecek en büyük haksızlıklardan biridir bence.</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Son olarak kitabı okurken beni etkileyen bazı alıntıları da paylaşıyım. </span><br />
<br />
<blockquote><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; font-size: small;"><i>"Bizdeki kitapların çoğu iri harfle basılır. Kültür seviyemizi gösteriyor bu iri harfler. Okumayı yeni öğrenen bir millet olduğumuz için iri harfleri tercih ediyoruz. Daha harfleri yeni söktüğümüz için, onları satırlar arasında kaybetmekten korkuyoruz." (syf. 577) </i></span></blockquote><br />
<blockquote><i><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">"...İnsanların yalan söylemesi için bir gerekçe görmediğinden, onlara inanmakta güçlük çekmiyordu. İnsanlara inanmadan onlarla birlikte olmanın mümkün olmadığını sanıyordu. İnsanlara inanmadığı zaman onlardan kaçıyordu. Söylenenlere inanmadığı zaman, inanır görünmenin, insanlara ihanet etmek olduğunu düşünüyordu ve bu ihanetinin anlaşılmaması için, ortalıkta görünmemeyi tercih ediyordu. İnsanları, metin gibi bayağı bulduğu zaman kendinde de aynı bayağılığın bulunduğunu, başka türlü o insanlarla birlikte olamayacağını hissediyordu. Metin de, yalanlarına bu kadar kolay inanan bir insan olduğu için, Selim'i küçümsüyordu. Selim'in ilerde baş kaldırmasını önlemek için, onun kişiliğini göstermek istediği anlarda cesaretini kırarak gelişmesini engelliyordu. Selim, kendisi gibi yalanlar bulup söyleyemiyordu. Bu nedenle Metin, Selim'le birlikte bulunmaktan çok hoşlanmıyordu. Selim, insanın yaratıcı hayal gücünü öldürüyordu. Kambu duruşu, dağınık saçları ve ütüsüz elbisesiyle Selim, insanı can sıkıntısı ve ümitsizliğe sürüklüyordu. İnsan ona bakınca, geçici bir süre kendinden memnun oluyordu; fakat sonunda canı sıkılıyordu."(syf.432)</span></i></blockquote><br />
<blockquote><i><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"> "Kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalı Olric. Gelişigüzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel bir itina isteyen varlıklardır. Ne yazık, bu meslekler de artık olur olmaz kimselerin elinde, sattıklarıyla ilgisi olmayan kişilerin. Durmadan kitaplara ve çiçeklere eziyet ederler, onlara nasıl davranılacağını bilmezler. Bana kalırsa bir "Kitapları Koruma Derneği" kurmalı ve kitaplara kötü muamele edilmesini önlemeli. Herkes bu işi yapamaz. Bazı zalim insanlar, bin bir itinayla hazırlanan o çiçek gibi kitapları alırlar, hiçbir koruyucu tabakayla sarmadan, evet olduğu gibi üst üste koyarlar; sonra kalın ve çirkin bir iple bağlarlar. Zavallı kitapların, özellikle en üstte ve en altta kalanları, bu işlem sırasında kurban edilirler: kapaklarının üstünde haç biçimi yaralar meydana gelir. Kaba taşıyıcılar da onları oradan oraya fırlatırlar. Lekeler ve buruşukluklar kapakları incitir. Kapaklar, dizgiler, baskılar için gösterilen bunca itinaya yazık olmaz mı? Satıcılar da gelişigüzel dizerler onları: isimlerini bile öğrenmeden. Onlar için en iyi kitap, en çok satan kitaptır. Müşterinin ne biçim bir insan olduğuna bakmadan, yalnız en çok satılan kitapları överler onlara. Bu adamları bir imtihandan geçirerek yeterlik belgesi vermeli Olric. Herkes kitap satamamalı." (sy. 576)</span></i></blockquote><br />
<span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Daha bunlar gibi nice alıntılar var listemde. Onlar da başka zamana artık.Şimdilik bu kadar.</span><br />
<br />
<div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;">~~Biterken Çalıyordu~~ </div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><i>Apocalyptica - Faraway</i></div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;"><a href="http://fizy.com/tr#s/1d388m">http://fizy.com/tr#s/1d388m</a> </div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div>suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7335867199243310222.post-85921434110303527542011-09-19T15:17:00.001+03:002011-09-20T18:39:51.394+03:00suç !? <span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; font-size: x-large;"><b>"</b></span><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"> </span><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; font-size: x-large;"><b>" </b></span><br />
<blockquote><blockquote><i><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">..hepimiz biraz suçlu değil miyiz engel olamadığımız ölümlerden ve mutsuzluklardan sanki? yangınları, cinayetleri, yoksullukları, savaş ve hırsızlıkları seyrederken hepimiz birer katil, hırsız ve fesat değil miyiz yani... hepimiz öyleyiz!..</span></i></blockquote></blockquote><div style="text-align: right;"><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Kumral Ada~Mavi Tuna/Buket UZUNER</span> </div>suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7335867199243310222.post-67969670469058466162011-09-18T23:01:00.000+03:002011-09-18T23:03:09.601+03:00Neden burdayım?<div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><i>suskun</i> dedim kendime ama burda oluşumun sebebi bu suskunluğumu bozmak. </div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Uzun zamandır aklımda olan bir fikirdi blog açmak. Takip ettiğim bir çok blog mevcuttu. Özellikle kitaplar hakkında ağırlıklı olarak yazan sayfaları gezmekten hep büyük zevk duydum. Okuduğum bir kitap hakkında başkalarının fikirleri, eleştirileri ilgimi çekti her zaman. Benim kaçırdığım noktaları onların yorumlarında yakaladım. Sadece kitaplar değildi tabii takip ettiklerim. Filmler, günlük olaylar, şarkılar, resimler de vardı listemde...</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Kendimi çok iyi ifade edebildiğim söylenemez ama kendi çapımda bir iki şey karalamak adına bu blogu açtım ben de. Hayata dair kurduğum eflatun rengi hayallerimi, anlık duygularımı, elimdeki kitabı, kulağımdaki müziği, dilimdeki sözü paylaşacağım bir yer olması dileğiyle burdayım.</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Böyle işte.</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #660000; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif; text-align: center;">~~Biterken Çalıyordu~~</div><div style="text-align: center;"></div><div style="text-align: center;"><i><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">"..kalbim ellerim kadar küçük değil"</span></i></div><div style="text-align: center;"><i><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><a href="http://fizy.com/tr#s/1akh4d%20">http://fizy.com/tr#s/1akh4d </a></span></i><br />
</div><span id="contextual"></span>suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7335867199243310222.post-20700095168583576902011-09-18T15:28:00.003+03:002011-09-29T17:19:14.818+03:00Suskun<div style="color: black; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"></div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Ahmed Arif'in o eşsiz <i>"Suskun"</i> şiirini paylaşmazsam olmazdı. Ayrıca şiirin bir kısmı Fikret Kızılok tarafından "<i>İki Parça Can</i>" adıyla bestelenmiş. O güzelim parçayı da ekleyelim.</div><div style="color: black; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/7TTLqYDMJu0?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div><div style="color: black; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: black; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><span style="color: #741b47;"><span style="color: black;"> </span></span></div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">"...<br />
sus, kimseler duymasın.<br />
duymasın ölürüm ha...<br />
aydım yarı gecede<br />
yeşil bir yağmur sonra...<br />
yağıyor yeşil...<br />
<br />
en uzak, o adsız ve kimselersiz,<br />
o yitik yıldızda duyuyor musun?<br />
bir stradivarius inler kendi kendine,<br />
yayı, reçinesi, köprüsü yeşil...<br />
önce bendim diyor ve sonra benim...<br />
ölümsüz, güzel ve çetin...<br />
ezgisidir dolaşan bütün evreni,<br />
bilinen, bilinmeyen ıssızlıkları...<br />
canımı, tüylerimi sarmada şimdi<br />
kendi rüzgarıyla vurgun...<br />
sarıyor yeşil...<br />
<br />
rüya, bütün çektigimiz...<br />
rüya kahrım, rüya zindan...<br />
nasıl da yılları buldu,<br />
bir misra boyu maceram...<br />
bilmezler nasıl aradık birbirimizi,<br />
bilmezler nasıl sevdik,<br />
iki yitik hasret,<br />
iki parça can...<br />
çatladı yüreği çakmaktaşının,<br />
ağlıyor gök kuşaklarının serinliğinde<br />
çağlardır boğulmuş bir su...<br />
ağlıyor yeşil...<br />
<br />
yivlerinde yeşil güller fışkırmış,<br />
susmuş bütün namlular...<br />
susmuş dağ,<br />
susmuş deniz...<br />
dünya mışıl-mışıl,<br />
uykular derin,<br />
yılan su getirir yavru serçeye,<br />
kısır kadın, maviş bir kız doğurmuş,<br />
memeleri bereketli ve serin...<br />
sağıyor yeşil...<br />
<br />
aydım yarı gecede,<br />
neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat, <br />
ve sezarsa, bir ad, yıkıntılarda...<br />
ama hançer taşı sanki<br />
koca kartaca!<br />
hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne<br />
bak nasıl alıyor, yigit,<br />
binlerce yıl da sonra<br />
alıyor yesil...<br />
<br />
vurur dağın doruğundan<br />
atmacamın çalkara,<br />
yalın gölgesi...<br />
kuş vurmaz, tavşan almaz,<br />
ama aç, azgın<br />
köpekbalıklarıydı parçaladığı<br />
bak, tiber saygılı, suskun...<br />
bak nilüfer dizisi zinciri...<br />
bunlar bukağısı, kolbağlarıdır,<br />
cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi,<br />
ve ilk gerillası spartakus'un...<br />
susuyor yeşil...<br />
<br />
sus, kimseler duymasın,<br />
duymasın, ölürüm ha...<br />
aymışam yarı gece,<br />
seni bulmuşam sonra...<br />
seni, kaburgamın altın parçası...<br />
seni, dişlerinde elma kokusu...<br />
bir daha hangi ana doğurur bizi?<br />
<br />
ruhum...<br />
mısra çekiyorum, haberin olsun...<br />
çarşıların en küçük meyhanesi bu,<br />
saçları yüzümde kardeş, çocuksu...<br />
derimizin altında o ölüm namussuzu...<br />
ve ahmed'in işi ilk rast gidiyor...<br />
ilktir dost elinin hançersizliği...<br />
ağlıyor yeşil...<br />
..."</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Ahmed Arif </div>suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7335867199243310222.post-90668426298396890332011-09-17T20:33:00.000+03:002011-09-18T15:53:01.009+03:00Hello World!<div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">Uzun zamandır planladığım blog alanına da girmiş bulunmaktayım. Hadi hayırlısı.</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><br />
</div><div style="color: #666666; font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;">bendeniz bi <i>suskun</i> :)</div>suskunhttp://www.blogger.com/profile/03338946237078035196noreply@blogger.com0